'Kavak Yelleri' ve 'Suskunlar'da Aslı Enver'i masum, sevimli kadın rollerinde gördük. 'Kayıp'ta ise çok daha dişi bir karakter. Şimdi de ilk sinema filmi 'Tamam mıyız?'da Beste rolünde. Aslı Enver, iki sene önce evlendiği oyuncu Birkan Sokullu'yla mutlu giden evliliğini, kariyerini, hayatını anlattı.
Çağan Irmak’ın ‘Tamam mıyız?’ı ilk uzun metrajlı sinema filminiz. Nasıl bir filmle karşımızdasınız?
Bu, kendini eksik hisseden iki insanın birlikte hayata tutunma mücadelesi. Fark etmeden birbirlerini tamir ediyorlar. Ben de ikiliden birinin en yakın arkadaşıyım. Umut dolu bir film. Senaryosunu okuduğumda hem gözlerim doluydu hem de kendimi çok mutlu hissediyordum. Filmin bazı noktalarında şok edici anlar var.
‘Kayıp’ dizisine gelelim; o çocuk sezon sonuna kadar bulunmayacak mı?
Gerçekten bilmiyorum. Mistik bir taraf eklenmeye başladı diziye. Leyla, yani Dolunay Soysert, oğlunu rüyasında gördü, o evi ve Kerem’i buldu...
Özlem, Kemal’den tamamen uzaklaşabilecek mi?
Aslında uzaklaştı diyebiliriz. Sadece iş bağlantıları devam ediyor. Ve Özlem, Leyla’yı gerçekten çok seviyor. Ama işte, bazen aşkın önüne geçemezsin. Özlem için bu, göze alabileceği bir aşk. Çünkü inandığı ve doğru bildiği her şeyin peşinden giden, sınırı olmayan bir kız. Özlem, bildiğin, aşktan yamuldu.
Oynadığınız en dişi karakter, Özlem. Biz sizi hep mahallenin, ailenin güzel, sevimli kızı olarak izledik. Nasıl tepkiler geldi Özlem’e?
Pek seveceklerini düşünmüyordum ama sevdiler. ‘Soğuk nevale’ kıvamında bir kadın ama bunun sebepleri var ve seyirci yavaş yavaş görmeye başladı.
Sizin de herkesten sakladığınız sırlarınız var mı hayatta?
Yok, hiç beceremem. Kendimle ilgili çok ağzısıkı değilim. Hemen her şeyimi yumurtlarım ama artık dikkat etmeye başladım.
Peki Özlem’in yerinde olma ihtimaliniz olabilir miydi?
Hiç böyle bir şey yaşamadım, yaşamak da istemem. Elbette aşk çok büyük bir duygu ve aşkın önüne geçmek bazı insanlar için mümkün olmayabilir. “Büyük konuşma, başına gelmesin” derler ya, o yüzden büyük konuşmayacağım. “Birkan’la güzeliz yaaa”
Evlilik hayatınız nasıl gidiyor?
İyi gidiyor. Birkan’la (Sokullu) çok mutluyuz. Birbirimizi mutlu edebilme halimiz çok mutlu ediyor beni. Yani güzeliz yaaa!
Çocuk için kafanızda bir tarih var mı?
Henüz değil. Şu anda evliliğimizin tadını çıkartıyoruz. Birkaç seneye belki...
Evlilik aşkı öldürüyor mu?
Hayır, öldürmedi. Öldüreceğini de düşünmüyorum.
İki oyuncu aynı evde nasıl yaşıyor?
İkimizin de seti varken müthiş yoğunluk oluyor, o evde yaşanamayabiliyor. Şimdi Birkan rahat dönemde, evde zaman geçirebiliyoruz. Hatta bazen evde hafif hasta muamelesi görüyorum; “Aman sen yorulma, ben yaparım” diyor Birkan. Böyle olunca her şey çok keyifli tabii. Halinden anlayan biri var çünkü karşında.
Birbirinizin öpüşme sahnelerini izler misiniz?
O öpüşme sahnelerinin 60 kişinin ortasında ve set ışıkları arasında çekildiğini biliyorum. Yani duygusal bir paylaşım olmadığını biliyorum. Bu yüzden hep ‘aman ne olacak’ diye düşünürdüm. Bir sabah yatağın içinde uzanmış, kanalları geziyorum... Karşımda bir fragman ve Birkan öpüşüyor... Allahım, o ne sevimsiz bir hismiş, anlatamam! Bu elbette aramızda bir kavga sebebi değil ama ‘görmeseydim iyiydi’ dememek için izlememeyi tercih ediyoruz.
‘Kızlı-erkekli’ tartışması aldı başını gidiyor. Ucu ‘Kavak Yelleri’ne de değdi.
Evet, değdi! Hiç ağzımı açmayayım ben! Söyleyebileceğim tek bir cümle var; her zaman yaptığım işin arkasındayım.
“ÜŞÜRSEM SEVİMSİZ OLURUM”
Sık isyan eder misiniz?
Çok sık isyan etmem ama çok üşürsem evet! Çok üşüdüğümde o kadar sevimsiz olurum ki.
Peki, sette, kamera arkasında çalışan ekip yemeğini yemeden oynamayı reddettiğiniz doğru mu?
Eskiden böyle bir şey olmuştu galiba, pek hatırlamıyorum. Öyle büyük olaylar yaratma durumu söz konusu değil. Hem bu doğal bir şey. İnsanlar yemeklerini yiyecekler ve biz öyle başlayacağız. Tamam, çok yoğun çalışıyoruz ve iş uzadığında başka bir gün devam etmek çok daha zor olabiliyor. Ama her şeye rağmen herkesin önceliği insan olmalı.
Kendi kendinize kalıp rahatlamak için yaptığınız bir şeyler var mı? Goblen yapıyorum, çok rahatlatıyor beni.
2014 için özel bir dileğiniz var mı?
Her özel günümde, her duamda aynı şeyi isterim ben; mutlu olmayı. İç huzur önemli bir şey. Gece yastığa başımı koyduktan sonra 10 dakikada uyuyakalıyorsam, bu sadece yorgunluktan değil diye düşünüyorum. İçim rahat ve huzurlu. 2014’ün ve sonraki bütün senelerin de böyle geçmesini isterim.
'Rolüm için 1,5 ayda kilo verdim'
Çok kilo verdiniz evlendikten sonra. Nasıl oldu bu?
Birkan hiç yağlı yemek yemiyor. Yemek tarzım onunla birlikte değişti. Sadece zeytinyağlı yapıyor, akşam öğünlerini çok hafif atlatmaya çalışıyorum. Tatlıyı ya sabah ya öğlen yiyorum. ‘Kayıp’ dizisinde Özlem’in giyeceği kıyafet profilini öğrendikten sonra 1.5 ay sadece protein, salata ve sebzeyle beslendim. Hiç karbonhidrat yemedim. Hem spor yaptım hem pilates. Birkan’ın kız kardeşi pilates eğitmeni, o biraz ağır bir tempoda çalıştırdı beni. Tüm bunları yapınca da kilo verdim!
30’lu yaşlara merdiven dayamak ne hissettiriyor size?
Zaman çok çabuk geçiyor. Ve diyorlar ki “30’dan sonra daha da çabuk geçecek”. O yüzden biraz korkuyorum.
Her kadının 30 yaşla ilgili bir sıkıntısı var galiba.
Bu bir sendrom galiba. Bir yandan da yaş aldıkça, yüzümün, vücudumun, karakterimin oturduğunu gördükçe, kendimle daha çok barışıyorum. 20’li yaşlarımın ilk dönemine bakıyorum, o zaman spor yapmadığım için kızıyorum kendime. Şimdi çok daha mutluyum bedenimin içinde.
10 Mayıs 2014 Cumartesi
'Rahatlamak için goblen yaparım'
Kaynak: Posta Gazetesi
Etiketler:
Aslı Enver,
Fotoğraf,
kayip,
Röportaj
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder